Şehen-şâh-ı cihân-ı Mahmûd Hân-ı
ma’delet-pîrâ
Muallâ cây-ı dîvânı mücedded eyledi
ihyâ
Müşebbek revzeni zencîr-i adlin bir adîlidir
Bilâ-tahrîk ider Hakk sâhibin ol
Hüsreve îmâ’
Selim Hân cenân-menzil idüb ancak
zemînin tarh
Müzeyyen itdü adl ü dâd ile Şâh-ı
zemân hâlâ
Felekler bu muallâ kubbe altından
ibâretdir
Adâlet olmasa olmaz sipihr-i köhne
pâ-ber-câ
Vekîl-i saltanat sadreyn vü defterdâr
vü tevkiî
Olur dîvân günü bu âsümâna encüm-i
Zehrâ
Sipihr-i şevketin ahkâmını seyr
itmeğe gâhî
Tulû' eyler verâ'-yı zer kafesden ol
meh-i garrâ'
Huzûr-ı hazret-i Hakka kalur zîrâ müzevverdir
Adâlet-gâh-ı Hâkanîde faysal bulmayan
da'vâ
Bu nev câyın verâ’sı kulle-i kaf-ı
adâlettir
Ayağı altına düşse nola dünyâ vü mâ
fî-hâ
Sipihr-i kîne-cûyu meh-çesiyle dâg-dâr
itdi
Alem-efrâz olunca kulle-i nev âfet-i
âb-âsâ
‘Iyân itdi o vâlâ kulleyi bünyâd
idüb zımnen
Nigeh-bân olduğın âfâka ol Hâkan-ı
mülk-ârâ
O rütbe mülke te’sîr itdi ol şehden
mehâbet-kim
Murâd itse künâm-ı şîri eyler âhuvân
yağma
Dilerse mîşe-zârı mehd ider bir peçe-i
rûbâha
Dilerse şîr-i nerri tıfl-ı âhûya
ider lâla
Ferîdûnlar o Şâha arz-ı hâcet
eylesun gelsun
Penâh-ı Pâdişâhân eyledi der-gâhını müvellâ
İki zerrîn tasa saltanat tâcın
virirlerdi
Rikâbında gelüb peyk olmuş olsa Sencer
vü Dârâ
Stablında eger Pervîz olaydı bir at
oğlanı
Anarmıydı cihanda edhem ü şeb-dîzini
hâşâ
Nüvîd-i feth içün Tâtâr olaydı böyle
Hâkana
İdermiydi Hülagû ömrünü ılgâr ile
ifnâ’
Açın dest-i niyâzı dâim olsun dâver-i
gazî
Sözüm ger Hakk ise ey sâkinân-ı âlem-i
bâlâ
O Hâkan-ı sıdkla kıldı cenâb-ı
Ahmede hidmet
Kitâb-Ullahın itdi seyfle ahkâmını
enbâ
Yine çıkdım sadedden kaldı bu câyın
biraz vasfı
Alışmış medh-i Hâkana zebân-ı hâme-i
imlâ’
Saded bir yana dursun şevk ü şâdîden
gider aklım
O Şâhı yâd iderken mâlik olmam
kendime kat’â
Bulaydım bârî bir mısrâ’-ı ra’nâ
cây-ı zîbâya
Kusûrum olsada afv eyler ol Şâh-ı kerem-fermâ
Gören ser-dâde-i insâf olur İzzet bu
târihe
Mücedded eyledi dîvân yerin Mahmûd
Hân-ı vâlâ
1235 (M.1820)
|
Selim
Hân-ı kerem-ver kâm-yâb itdükte devrânı
Cihânın
intizâma tutdı yüz hâl-i perîşânı
Müceddid
oldığı dünyâ ü dîne günden azherdir
Odur
sâhib-kırân-ı nev-zuhûr-ı nesl-i ‘Osmânî
Cihânı
yapdırub ma’mûre-i emn ü emân eyler
Yıkar
a’dâ’-yı dînin başına dünyâ-yı vîrânı
Nizâm-ı
nev virüb tecdîd ider bünyân-ı ikbâli
Bunu
ilhâh ider dâim ana tevfîk-i Yezdânî
Keremde
pehlevândır hamlesinde şîr-i garrândır
Sözünde
kahramândır vasf olunmaz şevket ü şânı
Bilür
tertîb-i devlet resmini baht-ı hümâyûnu
Mülûk-ı
sâlife san bundan öğrenmiş cihân-bânî
Kılub
ta’yîn-i hidmet fark ü temyîz eyledi bir bir
Gürûh-ı
askerî vü zümre-i ayân ü erkânı
Bu
dîvân-gâh-ı âliyeyi bu resme eylemek ta’mîr
Meger
lâzım değilmiydi açarsan çeşm-i im’ânı
Aceb
tarz-ı bülende koydu el-hakk eyleyub tekmîl
Nizâm-ı
dîni resm-i devlet-i nâmûs-ı şâhânı
Muallâ-yı
kubbe-i eflâkı gûyâ indirüb hâke
Harîminde
nümû-dâr eyledi saff saff sürûşânı
Temâşâsında
mahşer-gâh-ı dehşet aks ider câna
Der
ü dîvârı nezzâre olub mir’at-ı hayrânî
Huzûra
yüz süren erkân-ı devlet-i çarh-ı rif’atdan
En
evvel seyr iderler hâk-bûs-ı mihr-i tâbânı
Bu
resm-i nev-zuhûr-ı enmûzec olsun çeşm-i a’dâ’ya
Cihâd-ı
esbâbını hem böyle tanzîm eyler irfânı
O
bir Şâh-ı cihân-ı rüşd ü himmetdir ki el-hâsıl
Bulunmaz
lâciverdî kubbenin altında akrânı
Çıkub
kanûn-ı devlet-i perdeden olmuşdu bi-âheng
Şifâ-sâz
oldu ihyâ’ eyledi Sultân Süleymânı
Sükûn-ı
pür-temekkündür alâmet-i hamle-i şîre
Bu
ârâm itdirir a’dâ’-yı dîne teng meydânı
Tesettür
kılsa tobun sînesinde gülle aldanma
Eger
gürlerse gürler ra’d ü berk-i kahr-ı Sübhânî
Ne
dem endîşesi tedbîr ile başlarsa teshîre
Alur
iklîm-i gayb-ı lâ-mekân-ı mülk-i imkânı
Hemîşe-i
zâtına ikbâl ü şevketle murâdınca
Mubârek
ide Mevlâ yapdığı âsâr-ı umrânı
İdüb
te’yîd-i re’yin mu’cizât-ı Seyyid-ül-Kevneyn
Kerâmât-ı
bülend-i evliyâ olsun nigeh-bânî
Füyûz-ı
sırr-ı ilhâmıyla Gâlib geldi bir târih
Selîm
Hân yapdı hem-tâk-ı felek bu cây-ı dîvânı
1207
(M. 1793)
|
Bu blog edebi yada akademik bilgi içermediğinden kaleme alırken kaygı duyulmamıştır, tamamen keyfidir.